Günlük hayatta işyerlerinizde karşılaşabileceğiniz kişiler ve pozisyonları, tavırları ile ilgili hoş bir yazı geçti elimize. Paylaşalım istedik:
- Bir şirkete kozalanmak: (Koza: Tırtılın kelebek oluncaya kadar misafir kaldığı korunaklı yuva.) Yeni mezun elemanın; askerliğini beklerken, daha iyi bir iş ararken veya yurt dışında bir master kazanana kadar düşük profilli ve sıkıcı bir başlangıç pozisyonunda çalışmayı kabul etmesi. Kelebek olur olmaz da arkasına bile bakmadan o şirketten uçması…
- Hız Tümseği: En basit görevlerde bile bin bir zorluk çıkartarak işlerinizin akışını yavaşlatan kıl meslektaş. ( En fazla karşılaşılabilecek tip )
- Leblebi Profesörü: Astları ona bir şey açıklamaya çalışırken, daha leb demeden bütün konuyu anladığını düşünüp, ikinci kelimede söz kesen, her şeyi en iyi kendisinin bildiğini sanan dinleme özürlü yönetici.
- İş İngilizcesi: Türkçe cümlelerin içine Ingilizce kelimeler serpiştirilerek konuşulan ucube şirket lisanı. Örnek, “Ebru, benim reportu final hâle getirdim; yarın birlikte review edelim mi?” Gerçek Ingilizce ile ilgisi olmadığı için, bu lisan yabancılarla iletişimde pek işe yaramaz. Az önce Amerikan aksanıyla Türkçe konuşan kişinin, böyle bir durumda aniden nutku tutulur. Kekelemelere gelir… (En sevmediğim tip…)
- Bariyer Plânlaması: Çekirdekten yetişmiş alaylı yöneticinin, ileride kendisine rakip olabilecek zehir gibi ve eğitimli genç elemanını, “Rotasyon iyidir; satışı da öğrenirsin. Kariyerin için faydalı olur” ayaklarıyla kandırıp başka bir bölüme postalaması. Koltuğunu elinden almak amacıyla gelecekte yapılabilecek olası hamlelere karşı engel yaratması.